Bağımsızlık için...
Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri emperyalizme bağımlılık. Ekonomik, siyasi ve askeri ayaklarıyla bir bütün olan emperyalizm, Türkiye’yi bu alanların her birinde kuşatmıştır.
Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşıyla kurulmuş bir ülkenin bu noktaya gelmesi hazin olsa da kurtuluş mümkündür. Türkiye, kendisine vurulan prangaları kıracak güce ve basirete sahiptir. Türkiye prangalarını kıracaktır.
Sorunun ve kaynağının saptanması, çözümü de gösterecektir. Sorun emperyalizme bağımlılık, kaynağı ise mülk sahibi azınlığın iktidarıdır. Türkiye’yi yöneten mülk sahibi azınlığın çıkarı, Türkiye’nin emperyalizme ekonomik, siyasi ve askeri bağımlılıklarının sürmesini gerektirmektedir. Türkiye teknoloji üretmesin ki mülk sahibi azınlık montajcılıkla kolay yoldan para kazansın, siyasi kuşatma sürsün ki emperyalist merkezler iç siyasete ayar vermekte zorlanmasın, askeri bağımlılık sürsün ki mülk sahipleri hem askeri teknolojinin ithal edilmesine aracılık ederek para kazansın hem de Türkiye’nin kendi sınıf çıkarlarına göre yönetilmeye devam edilmesini bir de silah zoruyla garanti etsin.
Bağımsızlık için öncelikle mülk sahiplerinin iktidarı sona erdirilmeli, emperyalist merkezlerin Türkiye’ye biçtiği ekonomik, siyasi ve askeri roller reddedilmelidir. Türkiye öncelikle ekonomik bağımsızlığını kazanmalı, üzerindeki siyasi kuşatmayı dağıtmalı, NATO’ya ve ABD’ye askeri bağımlılıktan kurtulmalı ve bunların kendisine biçtiği askeri rolleri reddetmelidir.
Zor görünse de imkansız değildir. Bağımsızlığın ön koşulu, devrimcilerin iktidarıdır. Devrimci cumhuriyetçi siyasi irade yaratılacak, iktidara talip olacak, emekçi halkı devrim için seferber edecektir.
İflasa sürüklenen Türkiye’nin yeniden ayağa kalkması için iflasa neden olan kapitalist yağma ekonomisi terk edilmelidir. Yağma ve sömürüye dayalı piyasa ekonomisi terk edilmeli, merkezi planlamaya geçilmelidir. Karşı devrimcilerin kapattığı Devlet Planlama Teşkilatı sosyalist ilkeler temelinde yeniden kurulmalı, kamu mülkiyetini esas alan ve Türkiye’nin teknoloji üretiminde bağımsızlığını kazanmasını hedefleyen bir kalkınma planı yapılmalıdır.
Öncelikle özelleştirme aracılığıyla yağmalanan kamu işletmeleri yeniden kamulaştırılmalı, ülkenin tüm kaynakları kamu mülkiyetinde tüm halkın, yani emekçilerin çıkarları doğrultusunda değerlendirilmelidir. Uluslararası sermayenin dayatmaları reddedilmeli, emperyalist-kapitalist sistemin ekonomik kurumları olan IMF ve Gümrük Birliği’nden çıkılmalı, AB aday üyelik süreci tümüyle sonlandırılmalıdır.
Neoliberal yağma politikaları, Türkiye’yi tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yetebilen bir ülke olmaktan çıkardı, dışa bağımlı hale getirdi. Tarım ve hayvancılıkta sermayenin saldırılarını püskürtmek için tarım emekçileri ve küçük üreticilerle birlikte mücadele edilmelidir. Tarım ve hayvancılık, kamu mülkiyeti temel alınarak yeniden yapılandırılmalı, dışa bağımlılık sona erdirilmeli, Türkiye tüm yurttaşlarına ucuz, kaliteli ve sağlıklı gıda sunabilmelidir.