Savaş vergileri geliyor
Meclise gelen yeni vergi paketi, araç ve konut alım satımı gibi harcamaların yanı sıra henüz harcanmamış limitin vergisi dahil çeşitli kalemleri içeriyor. Katkı payı adı altındaki verginin savunma sanayisine harcanacağı ifade ediliyor. Mecliste gerçekleşen İsrail konulu gizli oturum ise yeni vergilere meşruiyet yaratma amacı taşıyor. Konunun burası ile sınırlı kalmadığına dair “alametler” ise kendisini gösteriyor.
Bahçeli’nin DEM Partililer ile el sıkışmasının ardından gündeme gelen “çözüm” ve “barış” konuları ise geçmişte ortaya konan benzer süreçleri hatırlatıyor. Aynı iddiaların merkezde olduğu süreçlerde Suriye parçalanmış, Orta Doğu emperyalizm lehine daha da istikrarsızlaştırılmış, Türkiye’yi göçmen deposuna çeviren süreç başlatılmıştı.
Almanya’nın uzunca bir süredir onaylamadığı Eurofighter savaş uçaklarını nihayet Türkiye’ye satmaya karar verdiği bilgisi ise kuşkuları daha da güçlendiriyor. Görünen o ki iktidar, ülkemizi yeni bir emperyalist operasyonda yer almak üzere ekonomik, siyasi ve ideolojik olarak hazırlamaya çalışıyor.
Amerikanlaşma ve gericilik can alıyor
Yoksullukla boğuşan halkımız bir yandan da vahşice işlenen cinayetleri tartışıyor. Bir önceki hafta Semih Çelik isimli katilin iki kadını canice öldürmesi iktidara yönelik büyük bir tepkiye yol açarken iktidar kanadı ihaleyi Discord isimli uygulamaya yıktı.
Basın organları ve güdümlü sosyal medya hesapları tarafından konu bir sapığın davranışına indirgendi, bu şahısların bir araya geldiği uygulamalar hedef haline getirildi. Yıllar önce yalnızca ABD’de gerçekleşen benzer cinayetlerin ülkemize sıçraması ile Türkiye’nin iktidar tarafından sokulduğu rotanın ilişkisi ise gizlendi.
Konunun merkezinde yer alan neoliberal dönüşüm, bencilliğin ve yalnızlığın kutsanması, ortak yurttaşlık hedeflerinin ve toplumun ilerici değerlerinin aşınması hiçbir biçimde tartışılmadı. Sürekli olarak kadınları hedef haline getiren tarikatların ve kadın düşmanı çetelerin toplumsal çürümedeki rolleri gözlerden uzak tutuldu.
Öte yandan toplumsal tepki, çizilen sınırları aştı. Türkiye’nin dört bir yanında gençlerin ve kadınların başı çektiği yüzlerce eylem, gidişatı tersine çevirebilecek gücün ve enerjinin nerede olduğunu açıkça gösterdi. Bu arayışın potansiyeline ulaşabilmesinin yolu ise emeği için direnen işçilerin mücadelesi ile birleşmekten, güvenli bir yaşam isteğinin Cumhuriyet ve sosyalizm kavgası zemininde yeniden üretilmesinden geçiyor.
Yalan üstüne yalan, katliam üstüne katliam
AKP’li Gebze Belediyesi tarafından gerçekleştirilen kedi ve köpek katliamı büyük tepki çekti. Ölü hayvanların fotoğraflarının ortaya çıkmasının ardından belediye tarafından hayvanların zaten ölü bir biçimde sokakta bulunduğu açıklandı. Açıklamanın yalan olduğu ise hayvanların öldürüldüğü anların video görüntüleri ile ortaya çıktı. Yalanı çok kısa bir sürede ortaya çıkan belediye başkanı, bu sefer de görüntüleri ortaya çıkaranları hedef aldı. Katliamı gerçekleştirenleri ise açığa almak zorunda kaldı.
Yaşananlar, iktidarın her başlıkta olduğu gibi bu konuda da yalanı alışkanlık haline getirdiğini ve kendi eylemlerinin sorumluluğundan kaçtığını anlatıyor. İktidarın yaptığını açıkça savunamıyor olması ise özellikle sosyal medyada iktidar merkezli örgütlenen hayvan karşıtı yaygaraya karşın toplumun hayvan düşmanlığına prim vermediğini gösteriyor.