İçeriğe geç

Emekçiler Kazanacak

Devrimci bir çıkış için örgütlenmeye

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında halk alanlardaydı. AKP’nin yurttaşlık haklarına saldırısının son halkasını temsil eden 19 Mart sürecinde ortaya çıkan halk tepkisi 1 Mayıs eylemlerine de yansıdı. 1 Mayıs alanları da tıpkı geride bıraktığımız eylemler gibi gençlerin yoğun katılımına sahne oldu.
Organizasyonu DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından gerçekleştirilen miting kürsüleri ise içinde bulunduğumuz dönemin heyecanını ve AKP tarafından yönetilen düzene karşı ortaya çıkan arayışları yansıtmaktan oldukça uzaktı. Halk hareketinin emekçi karakterini öne çıkarma potansiyelinin heba edilme girişimi olarak anlam kazanan bu pratik, düzen muhalefetinin genel yaklaşımını da özetler nitelikteydi.

Devrim Hareketi ve Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun bu düzeni bütünüyle karşıya alan 1 Mayıs çıkışı bu anlamda da değer taşıyor. AKP’nin hukuksuzlukları, bir kişinin şahsi hezeyanlarından ziyade Türkiye’deki mevcut sömürü düzenini sürdürme aracı olarak hayata geçiyor. Yurttaşlık haklarına yönelik tüm saldırılar zenginler daha da zenginleşsin, tarikatların önündeki tüm engeller kalksın, emperyalistler ülkemizden ve bölgemizden istediklerini alabilsin diye. Dolayısıyla, halkın AKP’ye karşı zafere ulaşması da yobazlara, patronlara ve emperyalistlere karşı kararlı bir mücadele ile mümkün hale gelecek. Önümüzdeki dönemde bu kararlılığı büyütmek ve halkın önüne bir program olarak ortaya koymak için ise devrimcilere büyük bir görev düşüyor.

İş cinayetleri çocukları da sarıyor

Her gün olduğu gibi 1 Mayıs günü de işçiler güvencesiz koşullarda çalışmak zorunda. 1 Mayıs sabahı iki işçiyi daha iş cinayetine kurban verdik. Üstelik ölen işçilerden birisi 14 yaşında bir çocuktu. Çocukların iş cinayetine kurban gitmesi ise ne yazık ki şaşırtmıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre 2025 yılının ilk üç ayında 447 işçi iş cinayetiyle katledilirken bunların en az 17’si ise çocuktu.

Çocukların işçileşmesi büyük boyutlara ulaşmış durumda. İstatistikleri iktidar lehine manipüle etmesi ile bilinen TÜİK’in verilerine göre bile 15-17 yaş arasındaki her 4 çocuktan 1’i kayıtlı işçi olarak çalışıyor. 970 bini bulan kayıtlı çocuk işçiye kayıtsızları ve daha küçük yaşta çalıştırılanları da ekleyince Türkiye’de çocuk sömürüsünün ulaştığı düzeyi daha net görebiliyoruz. Son 12 yılda en az 742 çocuğun iş cinayeti ile yaşamdan koparılması bu dönüşümün bir sonucu.

Türkiye kapitalizmi her geçen gün daha fazla sömürü, daha fazla kuralsızlık talep ediyor. İşçiler her gün berbat koşullarda ve kölelik ücretleri için ölümle burun buruna çalışıyor. Yetmiyor MESEM gibi projelerle okul çağındaki çocuklar devlet zoruyla sömürü çarkına dahil ediliyor. O da yetmiyor göçmenler ve çocuklarla kayıt dışı çalışma daha da genişletiliyor. Bırakalım insanca yaşamayı, yaşamak ve çocuklarımızı yaşatmak için dahi bu sömürü düzeninden bir an önce kurtulmak zorundayız.

AKP ve TÜSİAD buzları eritti

Sermaye partisi AKP ve patronlar örgütü TÜSİAD’ın arası bir süredir bozuktu. Özellikle TÜSİAD tarafından zaman zaman yapılan “demokrasi” temalı açıklamalar iktidar tarafından tepki çekiyordu. Öyle ki TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın yargı bağımsızlığına yönelik bir açıklaması bizzat AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan tarafından hedef alınmış, Turan 19 Şubat’ta kollarında polislerle ifadeye götürülmüştü. TÜSİAD Başkanı, daha sonra yurtdışı yasağı ile serbest bırakılmıştı.

TÜSİAD, 19 Mart sürecini sessizlikle karşılamış, grubun başını çeken Koç grubunun önde gelen isimlerinin bu dönemde yaptıkları AKP ziyaretleri ise dikkat çekmişti. Geçtiğimiz hafta AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi, Orhan Turan’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Zeybekçi ziyarette sıcak mesajlar verilirken, Turan’ın gözaltı görüntülerinin hoş olmadığını ifade etmeyi de ihmal etmedi.

Yaşananlar, egemenlerin (elbette bizi nasıl sömürecekleri konusundaki) iç çatışmalarına değil halkın kendi mücadelesine odaklanmak gerektiğini net bir biçimde gösteriyor. Açık ki halkın mücadelesi ancak halkın kendi gücüne dayanarak başarıya ulaşacak.