İçeriğe geç

Kadınlar Aşağı Bakmayacak, Eşitliği ve Özgürlüğü Kazanacak

Kadınlar cumhuriyet tarihinin en sistematik saldırısıyla karşı karşıya. Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri dinci-gericilik eliyle derinleştirilip kurumsallaştırılıyor. Kadınların nasıl giyindiğinden nasıl yaşayacağına kadar yaşamın her alanı fetvalarla kuşatılırken kadınların mücadele tarihi boyunca elde ettiği tüm hak ve kazanımlar tartışma konusu yapılıp silinmeye çalışılıyor. “9 yaşındaki çocukla evlenilebilir”, “şiddet görüyorsanız eşinize bir çay yapıp konuşun” diyen Diyanet kadın düşmanlığının ve laiklik karşıtlığının odağı haline gelmişken AKP, bir avuç tarikat artığının isteğiyle İstanbul Sözleşmesi’ne saldırıyor. En temel haklardan yoksun bırakılan LGBTİ+’lar bugün bizzat iktidar eliyle hedef gösterilerek nefret saldırılarının açık hedefi haline getiriliyor, adeta yurttaşlıktan çıkarılmaya çalışılıyor.

Şiddet failleri ve kadın katilleri her seferinde sırtını sermayeye ve AKP-MHP İktidarına yaslayarak cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Nadira Kadirova’nın ölümüne ilişkin dosya jet hızıyla kapatılırken Şirin Ünal milletvekilliğine devam ediyor, İpek Er’e tecavüz edip intihara sürükleyen Musa Orhan İçişleri Bakanı’nın himayesi altında tutuksuz yargılanıyor. Aleyna Çakır’ı katleden Ümitcan Uygun’un uyuşturucuya özendirme suçundan tutuklanıp kamuoyunun gözü önünden uzaklaştırılmasıyla cinayetin arkasındaki kirli çıkar ilişkileri koruma altına alınıyor. Zeynal Abarakov’un yurtdışına kaçırılmasına göz yumulurken Gülistan Doku hâlâ kayıp. Hayatını savunan, ölmemek için öldürmek zorunda kalan kadınlarsa en ağır cezalarla yargılanıyor.

Pandemi mevcut eşitsizlik ve sömürü üzerinde bir çarpan etkisi yaratarak kadınları orantısız bir şekilde etkilemeye devam ediyor. Kadın emeği açısından kritik olan sağlık, eğitim, gıda gibi sektörlerde çalışma koşulları ağırlaştı. Kadın emekçilerin yoğunlaştığı diğer sektörlerde çalışma saatleri azaltıldığından kadınlar gelir kaybına uğradı. Uzaktan çalışma, özellikle genç-beyaz yakalı kadın emekçileri uzun ve belirsiz mesai saatlerine mahkûm etti. Çalışma saatleri ve boş zaman arasındaki sınır kadınların aleyhine silikleşti, kadın emekçiler evlerde yalnızlaştırıldı.  Patronlar yemek, ısınma, elektrik, internet giderleri gibi maliyet kalemlerinden kurtulurken aslında emekçilerin ücretinden çalındı. İşten çıkarma yasağı adı altında zorunlu ücretsiz izin dayatıldı, pek çok kadın kod 29 (ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık) yaftasıyla işten çıkartıldı. Covid-19 etkisiyle iş kaybı ve geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 43’e ulaştı. Yoğun işsizlik baskısı altında çalışan kadınlarsa esnek, güvencesiz, sendikasız çalışmak zorunda bırakıldı. Kadın emekçilerin yoksulluk ve gelecek kaygısı büyüdü.

Üniversitelerin ve liselerin kapatılmasıyla plansızca hayata geçirilen uzaktan eğitim süreci boyunca öğrenci kadınlar eğitim materyallerine ve gerekli teknolojik altyapıya erişemedi. Kız çocukları eğitimden koparılma riskiyle karşı karşıya kaldı. Eğitimde eşitlik için önlem almayanlar çocuk istismarcılarını profesör yaptı, üniversiteler tacizci akademisyenlerle dolduruldu. Uzay programından bahsederken “belki bayanlardan bile ben adayım diyenler vardır” diyerek kadınları küçümseyen AKP Genel Başkanı’nın talimatıyla haremlik-selamlık eğitimle kadınları kamusal alandan çekme projesi olan kadın üniversiteleri gündeme getirildi. AKP’nin uzay yolu kadınlar için zifiri karanlığa çıktı.

Ülkenin ilerici birikimine açılmış olan bu savaş kadınlar için benzeri görülmemiş bir şiddet ve kadın düşmanlığına denk düşüyor. Bu yüzden AKP karşısında bir adım bile geriye çekilmeyen, faillerden hesap soran, İstanbul Sözleşmesi’ni tartıştırmayan, grevlerin en önünde duran, tacizci-tecavüzcü akademisyenleri üniversitelerden kovan kadınlar olarak; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde “gericiliği memleketten kovacağız” demek için sokaklardayız. 8 Martlarda meydanları doldurup tüm ülkeye umut ve cesaret veren kalabalığımız örgütlendiğinde “onları tanrılar bile kurtaramaz” biliyoruz.

Tüm kadınları 8 Mart’ta alanlara, dayanışmayı her yerde büyütmeye ve mücadelemizin zaferi anlamına gelecek eşit ve özgür bir ülkeyi kurmak için de örgütlenmeye çağırıyoruz.