İçeriğe geç

Krizin Sorumlusu AKP ve Emperyalistlerdir! Suriye’yle Barış, Çeteler ve Hamileriyle Mücadele!

Suriye’de TSK’nın konuşlu olduğu bölgelerde yaşanan kabul edilemez olaylar, AKP iktidarının 13 yıllık Suriye politikasının doğrudan sonucudur. İktidar tarafından Kuvayı Milliye’ye benzetilen ve “Suriye Milli Ordusu” adı verilen katil ve cihatçı ÖSO çeteleri, gelinen noktada bizzat Türkiye’yi hedef almaya başlamışlardır.

Kayseri’de bir gün önce başlayan Suriyeli sığınmacılara yönelik kitlesel şiddet olaylarının dün itibariyle pek çok ilimizde ve büyüyerek devam etmiş olması, sorunun ülke içinde de sürdürülemez hale geldiğini ortaya koymaktadır. Yeni Osmanlıcılık hayalleriyle Suriye’yi karıştıran ve daha pek çok bölge ülkesinin iç işlerine müdahale eden iktidar, bu süreçlerde kullandığı çeteler tarafından kıskaca alındığı gibi ülkemizi de içinden çıkılmaz bir sığınmacı sorunuyla baş başa bırakmıştır.

İktidar sorumluluktan kaçamaz. “Arap Baharı” denilen süreçte ABD emperyalizminin Ortadoğu planlarıyla uyumsuz olduğu için hedef alınan Suriye’ye yönelik emperyalist çullanmaya verilen aktif destek, Türkiye’yi batağa sürüklemiştir. İktidarın fetihçi ve yayılmacı Ortadoğu politikası, Türkiye’yi çok yönlü bir sorunlar yumağı ve büyük bir insani krizle karşı karşıya getirmiştir.

Bugün Türkiye’ye şantaj yapanlar, Suriye’nin meşru hükümetini devirmek için AKP iktidarı tarafından silahlandırılıp koordine edilen kiralık katillerdir.

Resmi verilere göre sayıları 3 milyon 100 bin civarı olmakla birlikte gerçekte daha kalabalık oldukları aşikar olan geçici koruma statüsündeki Suriyeli sığınmacılar ile bir dizi diğer Ortadoğu, Asya ve Afrika ülkesinden gelen milyonlarca düzensiz göçmenlerle içinden çıkılmaz hale gelen göçmen sorunu, AKP iktidarının karıştığı suçların sonucudur.

Ülkemizdeki devasa göçmen varlığı ve bu varlığın ortalama ücretlerde yol açtığı düşüş, AKP iktidarının pragmatist göç politikasının sonucudur. Suriye başta olmak üzere bölge ülkelerinde gördüğü her kıvılcımın üstüne benzin döken iktidar bu ülkelerden kitlesel göçleri bizzat tetiklemiş, göçmen akınını hem ucuz emek gücü hem de AB ile pazarlık kozu olarak fırsata çevirmeye çalışmıştır.

Göçmen sorununun çözümü, AKP’nin bugüne kadarki Ortadoğu politikasının tamamen terk edilmesine bağlıdır. Adil ve kalıcı bir çözüm için atılması gereken adımlar bellidir:

  • Suriye topraklarındaki TSK birlikleri derhal ve yerlerini Suriye’nin meşru hükümetine bağlı güçlere bırakarak çekilmeli, Suriye’nin iç işlerine yapılan müdahalelere son verilmelidir.
  • Suriye hükümetinin Suriye topraklarının tamamı üzerindeki egemenliğini yeniden tesis etmesi için Türkiye üzerine düşeni yapmalı, bugüne kadar beslediği çete unsurlarını Suriye’ye iade etmeli, Suriye topraklarında bulunmakta olan çete unsurlarının Türkiye’ye geçişine izin verilmemelidir.
  • Gönüllü geri dönüş özendirilmeli, farklı ülkelerden göçmenlerin geri dönüş süreçleri Suriye başta olmak üzere meşru hükümetlerle birlikte planlanmalı, ilgili hükümetler geri dönüşü özendirecek siyasi ve ekonomik adımları atmaya teşvik edilmeli, bunun sağlanabilmesi için karşılıklı yarara dayalı işbirlikleri yapılmalıdır.
  • Türkiye’de göçmen olarak kalmanın koşulları düzenlenerek göçmen nüfusu Türkiye’nin kaldırabileceği bir düzeye indirilmeli, Türkiye’de kalacak sınırlı sayıda göçmenin entegrasyonunda Cumhuriyet’in temelini oluşturan çağdaş değerler esas alınmalıdır.
  • Kaçak işçiliğe ve çocuk işçiliğine karşı aktif mücadele edilmeli, etkin denetim ve caydırıcı cezalar uygulanmalıdır.
  • Gayrimenkul alımı karşılığı vatandaşlık verilmesi uygulaması derhal sonlandırılmalı, bu yolla verilmiş tüm vatandaşlıklar geriye yönelik olarak iptal edilmelidir.
  • Türkiye’deki ABD üslerine el konulmalı, Türkiye topraklarının Türkiye’nin komşularına yönelik düşmanca faaliyetler için kullanılmasına izin verilmemelidir.
  • Türkiye’yi AB’nin göçmen hapishanesine çeviren Geri Kabul Anlaşması derhal feshedilmeli, açık kapı politikası sonlandırılmalı, Türkiye AB’nin sınır güvenliğini sağlamayı bırakmalıdır.
  • Kangren haline gelmiş göçmen sorununda tepki, mağdur durumdaki göçmenlere değil iktidara ve iktidarın hizmetkarı olduğu patronlar ile emperyalist merkezlere yöneltilmelidir.